top of page

Benliğe Mutasyon

  • Yazarın fotoğrafı: Çağrı Ulu
    Çağrı Ulu
  • 8 Nis 2019
  • 5 dakikada okunur

Kadın, uyandığında saat gece yarısını biraz geçmişti. Etrafta göz gözü görmüyordu ancak kadın için bu pek de sorun değildi. Uyandığında ilk işi çocukları ile ilgilenmek olmuştu. Dört çocuğu vardı ve hepsine kendi başına bakmak zorunda kalmıştı. Çocuklarının babası gözlerinin önünde öldürülmüştü ancak kadın çok da aldırış etmemişti. Önemli olan tek şey çocuklarıydı bu hayatta.

Çocuklarını beslemek istiyordu ancak yiyecek bir şey kalmadığını fark etti. Her zaman yaptığı ama yapmaktan hiç hoşlanmadığı şeyi yapmak üzere koyuldu. Gidip çöpten yiyecek toplamak. Hoşlanmadığı şey çöpteki yiyecekler değildi. İnsanlar ile karşılaşma ihtimaliydi. İnsanları sevmezdi. Hoş, insanlardan ondan korkarlardı çoğunlukla ya da tiksinti ile bakarlardı. Kadın bunlara da aldırış göstermezdi.

Bir apartmanın kömürlüğünde yaşıyorlardı. Yiyecek bulma amacı ile dışarı çıktı. Karanlık sokaklardan geçti. Mümkün olabildiğince insanlardan saklamaya çalıştı. Sonunda bir çıkmaz sokağın en sonunda bir çöp kovası dikkatini çekti. İçinde yiyecek vardı ve kapağı açıktı. Ancak çöp kovasının hemen bir kaç adım önünde evsiz ve sarhoş bir adam ateş yakmış ısınmaya çalışıyordu. Eğer bugün çocuklarını doyurmak istiyorsa adama rağmen geçmek zorundaydı. Kendini zorladı ve yürümeye başladı. Sokağın en başındayken adam da dikkat etmemişti ancak yaklaştıkça meraklı ve soru soran gözlerle bakmaya başladı. Kadın durumdan çok rahatsızdı ve olabildiğince duvarın kenarından yürümeye özen gösterdi. Tam geçmek üzereyken adamın bir şey söylediğini duydu. Sesler kulağında belli belirsiz çınlıyordu. "Gecenin bu saatinde bu halde nasıl geziyorsun! Başına bir iş gelecek!" demişti adam. Kadın kelimeleri nasıl çözdüğünü bilmiyordu ancak durum hiç hoşuna gitmemişti. İlk defa korku hissetmişti. Hatta ilk defa hissetmişti. Yaşam boyu içgüdüleri ile davrandığı için bu duygu çok şaşırtmıştı. Şaşkınlığı ve korkuyu bir arada yaşıyordu. Adamı geçip gittikten sonra çöp kovasına doğru yöneldi. Kova bir ayna dükkanının önünde duruyordu. Gözü bir boy aynasına takıldığında asıl korkuyu o zaman yaşadı. Kendini aynada çırılçıplak bir kadın olarak görmüştü. Gözlerine inanamadı kadın. Korkudan çığlık atmaya başladı. Çıkmaz sokakta oturan sokak sakinleri hemen durumu görmek üzere oturdukları apartmanların pencerelerine koştular. Aralarından bazıları şikayetlerini ve küfürlerini dillendirirken ayna dükkanının hemen üstünde oturan yaşlı adam polisi aramaya karar verdi. Polis olay yerine vardığında kadın hala çığlık çığlığa bağırıyor ve ağlıyordu. Polisleri karşısında görünce korkusu daha da arttı. Karşı koymaya çalıştı ancak başarısız oldu. Polis arabası ile önce sağlık kontrolünden geçmesi için hastaneye götürüldü. Hem arabada hem de hastanede anlattığı şeyler akıl almazdı. Kadın çocuklarım diye bağırıyor ve onları beslemesi gerektiğin söylüyordu. Hastane yetkilileri çocukları ile ilgilenebileceklerine kadını ikna etmeye çalışıyorlardı ancak kadın mantıklı konuşmuyordu. Hem kendinin hem de çocuklarının hamam böceği olduklarını söylüyordu.

Yetkililer durumun psikolojik bir rahatsızlık karar verdiler ve kadına sakinleştirici bir iğne yapıldı. Kadın "çocuklarım.... çocuklarım....." derken uyuyakaldı.

Gözlerini yeniden açığında temiz bir hastane odasında olduğunu fark etti. Elleri bileklerinden masaya bağlamış bir halde yatıyordu. Uyku halini üstünden atar atmaz gözü hemen ayak ucunda duvarda asılı olan aynaya takıldı ve kendini gördü. Çığlık çığlığa ağlamaya başlarken içeri beyazlar içinde ve oldukça iri bir hasta bakıcı ile yaşlı ve gözlüklü bir doktor girdi. Doktor kadına sakin olması gerektiği aksi halde yeniden sakinleştirici iğne yapılacağını söyledi. Kadın sözcükleri anladığını belirten bir kafa hareketi yaptı. Daha sonra yara olmuş bileklerine baktı. Doktor eğer uslu durursa bağlarını çözebileceklerini söyledi. Kadın kafasını aşağı yukarı salladı ve doktorun emri ile iri hasta bakıcı bağları çözdü. Kadın bileklerini ovuştururken doktor yatağın yanına bir sandalye çekti ve iri hasta bakıcıya çıkmasını emretti. Adam dışarı çıkarken doktor hala kadına bakıyordu. Kapının kapanmasının ardından kadına adını sordu. Kadın bilmiyordu. Çıplak bir halde bulunduğunu söyledi kadına. Kadın sessiz kaldı. "Kendinin ve çocuklarının hamam böceği olduğunu söylemişsin" dedi doktor. Kadın bunu duyunca tekrar ağlamaya başladı. Bu seferki ağlaması çaresizliktendi. Doktor sorunun aşılabileceğini ancak bunun zaman alacağını söyledi kadına. "Bir akıl hastanesindeyiz şu anda" dedi ve "ben seni iyileştireceğim."



Tedavinin ilk ayları çok sancılı geçti kadın için. Herhangi bir yerde kaydı ya da kimliği olmadığı için doktor isim verdi kadına. "Tarakanova".

Aradan geçen iki yılın ardından Tarakanova ile doktor hasta doktorda çok iyi birer arkadaş olmuşlardı. Kendisinin aslında bir böcek olduğu fikrinden de iyi ve kurtulmuştu. Doktor süreçten çok memnun olduğunu ve öyle giderse on beş gün sonra taburcu olabileceğini söyledi Tarakanova'ya. Ancak bir sorun vardı ki kadının hiç bir akrabası ya da yakını bulunamamıştı. Doktor bu sorunu da halledeceğine dair söz verdi.

On gün sonra devletten yetkili kişiler hastaneye Tarakanova'yı ziyarete geldiler. Kadına taburcudan sonra bir iş ve kalacak bir yer garantisi verdiler. İzleyen beş gün boyunca Tarakanova çok heyecanlıydı. Taburcu olduktan sonra yetkililer tarafından kalacak yeri gösterildi önce. Daha sonra çalışacağı yere götürüldü kadın. Bir markette kasiyerlik yapacaktı. Önceden bu işi yapmadığı için ilk iki hafta sadece eğitim alacaktı. Sonra da işe başlayabilirdi.

Eğitim sürecinin ardından işine adapte olması zor olmadı Tarakanova'nın. İşinde seri ve iyiydi. Müşterilere karşı durum ne olursa olsun güler yüzlüydü. Hem müşteriler hem de patronu oldukça memnundu.

İşinin ilk yıl dönümünde patronu bir sürpriz hazırladı Tarakanova için. Bir müşteri pasta almış ve onu okutmak üzere kasaya gelmişti. Tarakanova pastanın üzerinde barkod olmadığını ve bu nedenle okutamayacağını söyledi. Müşteri de pastanın içinde kalmış olabileceğini söyledi ve pastayı açmasını rica etti. Tarakanova denileni yaptı ve pastanın üzerinde "1 yılın kutlu olsun Tarakanova" yazısını gördü. O kadar sevindi ve duygulandı ki müşterinin boynuna sarıldı. .............. İşte o anda daha önce hiç hissetmediği bir şey hissetti. Kalbi yerinden çıkacak kadar hızlı atmaya başlamıştı. Hasta sürecinden sonra okuduğu kitaplarda buna benzer bir durum vardı ve aşk deniliyordu buna. Aşık olduğuna karar verdi. Bir anda! Pasta kesildikten ve kutlamalardan sonra işine döndü. Ancak aklı hala müşterideydi. İşten sonra patronuna sordu yakışıklı adamı. Patronu Tarakanova'nın ilgisini hemen anlamış ve çok mutlu olmuştu. Bir arkadaşı olduğunu söyledi ve isterse bir randevu ayarlayabileceğini belirtti. Tarakanova sevinçten havalara uçuyordu. Hemen ertesi güne bir randevu ayarlandı. Adamın adının da "Okhotnik" olduğunu öğrendi ve Okhotnik'inden o günden sonra Tarakanova'ya karşı bir ilgisi olduğunu öğrendi.



Randevular giderek sıklaşmaya başladı. Aralarında ilişki de duygusal boyuttan fiziksel boyuta geçmişti artık. Yine seviştikleri bir gecenin ardından birbirlerine sarılırlarken Okhotnik o soruyu sordu Tarakanova'ya. Tarakanova mutluluktan ağlamaya başladı.

Evlilik yakın zamanda gerçekleştirildi ve ikisi de çok mutluydu. Tarakanova işine devam ediyordu ve Okhotnik de kendi işi olan böcek ilaçlama işini yapıyordu. Bir gece otururlarken televizyonda çocuklu bir aile gördüler ve Okhotnik çocuk sahibi olmak istediğini söyledi. Tarakanova'nın böyle bir isteği vardı ancak Okhotnik'in isteyip istemediğinden emin olmadığı için hiç dillendirmemişti. Seve seve kabul etti.


Çocuk yapma çalışmaları altı ay kadar devam etmişti ancak bir sonuç almadıkları aşikardı. Tarakanova doktora görünmeleri gerektiğini söyledi. Okhotnik başta memnun olmasa da öneriyi kabul etti. Ertesi hafta doktor randevusu ayarlandı. Tetkikler yapıldı. İzleyen hafta doktor her ikisini de görmek istediğini söyledi telefonda.

"İkiniz için de zor biliyorum ama Tarakanova'nın tıbben çocuk sahibi olması imkansız" dedi bir anda. Okhotnik tepki vermedi ama Tarakanova hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Doktor odadan çıktı. Tarakanova Okhotnik'e baktı yaşlı gözlerle. Bir teselli sözcüğü aradı ancak "eve gidelim artık" dedi Okhotnik.

O gece Okhotnik kendini iyi hissetmediğini ve salonda yatmak istediğini söyledi. Tarakanova istemsizce kabul etmek zorunda kaldı bu isteği ama gece boyunca ağlaması devam etti. O kadar ağlamıştı ki artık gözlerinde yaş kalmamıştı ve yorgunluktan uyuya kalmıştı.

Sabah uyandığında banyoya elini yüzünü yıkamaya gitti. Daha sonra salona geldiğinde Okhotnik'in yerinde olmadığını gördü. Dışarı çıkmış olabileceğini düşündü ilk ancak masanın üstünde gördüğü bir mektup bu fikrinin değişmesine neden oldu.

Mektup kısa ve net bir dille yazılmıştı. Okhotnik soyunun devam etmesini istiyordu ve bu nedenle ilişkilerini sonlandırdığını yazmıştı. Tarakanova'nın ağlacak bile takati kalmadığı için olduğu yere yığıldı. Boş gözlerle duvara baktı. Duvarda bir hamam böceği gördü. Baca deliğine doğru yürüyordu. Tarakanova tüm sinirini böcekten çıkartmak istedi. Eline gelen ilk eşyayı ona doğru fırlattı. Bir yastık. Böcek darbenin etkisi ile yere düştü. Ölmemişti ancak can çekişiyordu. Tarakanova böceğe yaklaştı ve yastık ile tekrar vurdu. Bu kez böcek ölmüştü. Tarakanova'nın görmediği uzak bir köşede ise başka bir böcek olan biteni izliyor ama çok da aldırış etmiyor gibi duruyordu.




 
 
 

Comments


Featured Review
Tag Cloud

© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

  • Grey Facebook Icon
  • Grey Twitter Icon
  • Grey Google+ Icon
bottom of page